21 Ocak 2013 Pazartesi

29) Işığa Özlem

Los que tienen memoria, son capaces de vivir en el frágil tiempo presente, los que no la tienen, no viven en ninguna parte*

Çocukken arkadaşlarımla sahilde oturur, yıldızlara bakardık. Aynı yere bakıyor olmamıza rağmen birbirimize aslında görmediğimiz şeyleri anlatır, eğlenirdik. O tarihlerde gecenin bir yarısı sokaktaki köpeklerin havlamalarına uyandığımda bilimkurgu filmlerine konu olacak tuhaf şeyler aklıma gelirdi.
 
Farklı bir çağda yaşıyoruz. Bizler hastalıkları, ölümleri, mücadeleleri bilmeyen sıradan çocuklardık. Dolunayı seyrederken onun üzerinde bir zamanlar birilerinin yürümeyi başardığını biliyorduk. Bir yıldız kaydığında bunun muhtemelen bir meteor olduğunu da biliyorduk. Birilerinin birgün bu karanlık sonsuzluğun içerisinde başka diyarları keşfetmek üzere ilerleyeceğini hayal ederek gökyüzüne bakıyorduk. Hatta bizler de bir gün orada olmayı, bu gerçeğe dokunmayı hayal ediyorduk. Bir zamanlar aynı gökyüzünün başkaları için çok daha farklı değerleri ifade ettiğini bilmiyorduk.

Gökyüzünde gördüklerimiz çoğunlukla aldatıcıdır. Yıldızların ışıklarının bizlere ulaşması uzun zaman alır. Bizler gökyüzünün geçmişini görürüz. Astronomlar gezegenlerin, yıldızların, galaksilerin oluşumlarını anlamak için çalışır, geceye kazınmış olan delillerden geçmişi kurgulamaya çalışırlar. Tıpkı arkeologların kazılarda buldukları eserlerden tarihi olayları ve olayların gerçekleştiği koşulları anlamaya çalışmaları gibi. Geçen zaman zarfında gerçeklere ait kaybolan bilgiler şimdi sorduğumuz soruların cevaplarını vermemize yardımcı olabilir. Bilmecenin kayıp parçalarını yerine koymak ise emek ister. Araştırmalarımız derinleştirdikçe daha çok şeyi bilmediğimizi farkeder, daha çok araştırma yapma gereği duyarız. Ama buna değer, çünkü farkındalık bizlerin ve sevdiklerimizin hayat kalitesini yükseltmeye yarayacak çözümler bulmamızı sağlar, ancak bu sayede mutluluğu elde edebiliriz.
 

 
29.1. Işığa Özlem filminin posteri.
 
Geçmiş ile geleceğin bağdaştırılmasının hem toplumsal, hem de bireysel olarak varoluş/yaşamak ile ilişkisinin ele alındığı bir film Işığa Özlem (29.1.). Filmde bu ilişki astronomi, arkeoloji ve tarih bilimi arasında bir analoji kurularak aktarılıyor. Filmi izleyenlerin bu ilişkiyi farklı bağlamlarda da kurabileceğini düşünüyorum.
 
*Maziyi bilenler şimdiki zaman dediğimiz bu narin anı yaşarlar, maziyi bilmeyenler ise hiçbir yerde yaşamazlar

14 Ocak 2013 Pazartesi

28) 2013 Gök Olayları Yıllığı

Geçen sene bilgisayarımın başında keşfettiğimde tek yumruğumu bel hizamda ileri ve geri götürmek kaydıyla kendi kendime sevinç gösterisinde bulunduğum Gök Olayları Yıllıkları bu sene de yayınlanmış. Ben bu yayını 2011 yılının başında keşfetmiştim. Meğer 2001 yılından beri TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisi ile TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi'nin ortak çalışması olarak her sene yayınlanıyormuş.
 
Genelde önemli bir gök olayı olduğunda bunu ya sonradan gazetelerin arka sayfalarından öğrenirdim veya olayın gerçekleştiği sırada hazırlıksız yakalanırdım. Örneğin, Güneş tutulmalarını bugüne kadar hep kaçırdım. Güneş tutulmasının gerçekleştiğini genelde havanın karardığı sırada öğrenmişimdir.
 
Bu seneki Gök Olayları Yıllığından öğrendiğim ve özellikle haftasonu gerçekleşecek olanlardan ajandama not aldığım bazı tarihler:
  • 4 Mayıs, Cumartesi günü, Eta Kova göktaşı yağmuru
  • 21 Temmuz, Pazar günü, Ay Dünya'ya yakın bir konumda
  • 18 Ekim, Cuma günü, Yarıgölge Ay tutulması
  • 14 Aralık Cumartesi günü, İkizler göktaşı yağmuru
Yıllığın kendisini TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi'nin sayfasından indirmenizi tavsiye ederim.
 
 

7 Ocak 2013 Pazartesi

27) Kuğu Takımyıldızı ve Göbeklitepe

Gece şehrin ışık kirliliği altında birkaç saat gözlem yaptım. Gökyüzünün sunduğu manzarayı bilmiyorsanız ondan mahrum olduğunuzun da farkında olamazsınız. Oysa kendimizi evrenin bir parçası olarak hissetmek için gökyüzüne bakarız. Derin sulardaki doğal yaşamla, çalıların üzerinde şarkı söyleyen kuşlarla, etrafta uçuşan çeşitli böceklerle, kuru toprağın içinde sürünen kurtçuklarla ve birbirlerinden farklı gelişmiş olan tüm bu türlerle çeşitli doğa kanunları ile ilişkilerimiz olduğunu gözden kaçırırsınız. Parçası olduğumuz bu büyük ve kaotik sistemle etkileşim halinde olduğumuzu unutur, geçmişle ilişki kuramayız.

Böyle gecelerde tüm şehirde elektriklerin kesilmesini umuyorum. Gecenin karanlığa gömülmesini ve yıldızların özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum. Nasıl bir manzarayı kaçırdığımızı hatırlamamız gerekiyor.

27.1. Kuğu takımyıldızı.

Tripodumu götürmeyi unutmuştum. Fotograf makinemin poz süresini ayarladım, yere koydum ve tam tepemde bulunan Kuğu takımyıldızının bir fotografını çektim (27.1.). Çektiğim fotografta Kuğu takımyıldızını ellerini açmış, tüm insanlığı kucaklayan bir insan figürüne benzettim. Oysa çağlar boyunca bu figür bir kuğuya benzetilmişti. Onun kanatlarının altında insanlar doğmuş, yaşamış ve ölmüşlerdi.

27.2. Kuğu'nun Kuzey Yıldızı etrafında yolculuğu.
 
Kuğu, kuzey yıldızının etrafında bir senede tam bir tur döner. Her gece Polaris etrafında yaptığı yolcuğunun kısa bir bölümünü tamamlar. Gündüz olduğunda Kuğu aydınlık gökyüzünün ışıkları arasında kaybolmuş olur. Kuğu'nun bu ilerleyişi aylar bazında daha belirgin olarak gözlemlenebilir (27.2.).
 
Kuğu, binlerce yıldız tarafından süslenen Samanyolu'nun tam üstünde yer alır ve onun üzerinde ilerliyor gibi gözükür. Bir rivayete göre, Kuğu'nun ölen kimselerin ruhlarını gagasının arasına alarak ölümden sonraki hayata taşıdığına inanılırdı. Çünkü Kuğu, Samanyolu üzerinde binlerce ölümsüz ruhun üzerinde uçuyor ve karanlık gökyüzünün güneşi olan kuzey yıldızının etrafında dönüyordu. Kuğu, gagasında taşıdığı ruhları geceyi yutan bir girdap gibi  karanlık gökyüzünün ortasında duran kuzey yıldızından diğer aleme bırakarak geçişlerini sağlıyordu.
 
27.3. Göbeklitepe'de bulunan kuğu figürlü taş.
 
Günümüzden 12000 yıl kadar önce Bereketli Hilal sınırları içerisinde yaşayan atalarımız Göbeklitepe'de bu sebeple üzerinde kuğu figürleri olan tapınaklar yapmış olabilirler (27.3.). Belki de dünyanın ilk dini tapınakları böyle bir inanışın ritüellerine hizmet ediyordu. Öyle veya değil, Göbeklitepe'de bulunan tapınakların astronomi ile yakın ilişkisi olduğu düşünülüyor.
 
Gökcisimlerinin hareketleri kusursuz değildir. Uzun zaman dilimleri içerisinde sabit gibi gözüken konumları değişir. Geçmişte yıldızların konumları günümüze göre farklıdır. Geçmişte gece gökyüzünün nasıl olduğunun hesaplanması ve gökyüzünün o haliyle antik kültürleri nasıl etkilediğinin araştırılması ise arkeo-astronomi dalının konusudur.