22 Ağustos 2011 Pazartesi

5) Amatör Astronomide İlk Günlerim - II

Akşam yemeğini yedikten sonra yattım. Saat 03:00'te kalktım. Sıcak yatağımı bırakıp dışarıya çıkmak biraz zor oldu. Gene de buna değeceğini biliyordum. Hemen dışarı çıktım ve gökyüzüne baktım. Tertemiz gökyüzünü düzinelerce yıldız süslüyordu. Gözlem için çok uygun bir hava vardı. Sıkı giyindim. Dışarda geçen birkaç dakikanın sonunda gene soğuk içime işlemeye başlamıştı. Sanırım her defasında kendi kendime daha kalın giyinmem gerektiğini söyleyerek sonunda yaz ortasında atkı ve montla dışarı çıkacak hale gelecektim.


Yıldızların bu kadar net olması üç yıldız ayarını yapmamı epey kolaylaştırdı. Hem bu konuda yeterince tecrübem de vardı. Önce nişangahtan belirlediğim yıldızı hedef alıyordum, sonra 25mm oküler ile yıldızı ortalıyordum. Son olarak 8mm oküler kullanarak iyice hassas bir şekilde yıldızı ortalayıp konumunu kesin olarak belirlemiş oluyordum.


Konum ayarlama işlemlerini tamamladıktan hemen sonra Ay'ı gözlemlemeye başladım. Ay üzerinde ilgimi en çok çeken yer daha sonra adının Kepler krateri olduğunu öğrendiğim yer oldu. Burası bir yumurtanın yere düşüp patlamış ve etrafa saçılmış halini andırıyordu (5.1). Bu olağanüstü şekle bakarak hayallere dalmamak mümkün değildi.

5.1. Çektiğim Kepler krateri fotografı.

Bu şekillere doğru sistemi (ray system) deniliyor. Oluşumları yüzeyin altında bulunan püskürüğün bir cismin çarpması ile göbekten etrafa çizgisel bir şekilde saçılması olarak açıklanıyor. Bu saçılmış çizgilerin beyazlık derecesi (albedo), şekilleri ve etraftaki diğer kraterler ile olan ilişkileri incelenerek kraterin yaşı ve bölgenin jeolojik özellikleri üzerine bilgiler ediniliyor. Aslında bu noktada yumurta benzetmemin geçerliliğini merak ediyorum; acaba çarpan cismin içinden saçılan yumuşak katı bu şeklin oluşmasında daha baskın olmuş olabilir mi? Muhtemelen bunun doğru cevabı konunun uzmanları tarafından biliniyordur.


Mars'ın konumunu Google Skymap ile teyid ettikten sonra GoTo ile teleskopu Mars'a yönelttim. Bir yıldız gibi gözüken bu parlak cismin sırrı da teleskopun merceğinde kendini teslim ediyordu. Mars bu sonsuz siyah boşluğun içerisinde yüzen küçük, renkli ve parlak bir taş gibi duruyordu (5.2). Jüpiter kadar net gözükmese de orada diğer gökcisimlerinden farklı bir şey olduğunu herhangi bir kimse söyleyebilirdi.

5.2. Çektiğim ilk Mars fotografı.

Çektiğim Mars fotograflarının kalitesi oldukça düşüktü. Bunun sebebi Mars'ın Dünya'ya olan uzaklığının bugünlerde çok olmasıydı. Daha sonra önümüzdeki Mart ayında Mars'ın astrofotografi için çok daha uygun bir pozisyonda olacağını öğrendim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder