20 Ağustos 2011 Cumartesi

4) Amatör Astronomide İlk Günlerim - I

Meteoroloji tahminlerine göre gökyüzünün kapalı olması bekleniyordu. Gece olduğunda şansıma hava açıktı. Teleskopu yeniden kurmak için yaklaşık bir saat kadar zaman geçirdim. Gökyüzünde rastgele üç yıldızın konumunu tanımlamak (three star alignment) ve böylece teleskopun takip etme (tracking) mekanizmasını kullanmak istiyordum. Bu işlem beni biraz uğraştırdı. Bu sırada pek hareket etmediğim için üşümeye başladım. Tecrübeli gözlemciler tarafından da sıkça tavsiye edildiği üzere gözlem sırasında normale göre daha sıkı giyinmek gerektiğini anlamış oldum. Üzerime bir hırka aldım.


Gece etrafta pek fazla ışık kaynağı olmadığı için sivri sinekleri ve böcekleri üzerinize çekiyorsunuz. Onlarla baş etmekse soğukla baş etmekten daha zor. Hırka sayesinde kollarımı pek rahatsız edemediler ama şort giydiğim için bacaklarıma hiç rahat vermediler. Maalesef bu probleme bir çözüm üretemedim ve saldırılarına gecenin sonuna kadar katlandım.


Ne yazık ki gece boyunca Satürn ve Mars görüş alanıma girmedi. Jüpiter ve Ay da daha ortalıkta gözükmüyordu. Anladım ki gözlem yapacağım tarihten önce o gün neleri görebileceğime dair daha önceden bir plan yapmam gerekiyordu! Mecburen keşfedebileceğim ilginç bir şey var mı diye teleskopun GoTo özelliğini kurcaladım. Hizalamayı doğru düzgün yapamadığım için uzak uzay cisimlerinin konumlarını belirlemekte zorlandım. Biraz rastgele yıldızlara baktım. Neyse ki gece yarısı olduğunda Ay ve Jüpiter beraber doğuda belirdiler.


Ayı gözlemlemek için odak uzaklığı 15.6mm olan Nipon marka dijital merceğimi kullandım. Teleskopun odak uzaklığı 1250mm olduğu için dijital mercekle beraber 80x büyütme elde ettiğimi hesapladım. İki adet Barlow lensi üst üste kullanarak 320x büyütmede birkaç fotograf çektim (4.1). Ayın daha pürüzlü olan bölgesi ilgimi çekti. Kraterlerin üzerinde oluşan gölgeleri görmek mümkündü. Galileo bu gölgelerin dünyadaki gibi yavaşça renginin açılmıyor olmasından Ay'ın pürüzsüz ve saydam olmadığına, hatta üzerinde ışık kırılmalarına ve dağılımına sebep olabilecek derin bir atmosfere de sahip olamayacağına kanaat getirmişti. Ay üzerine sonra daha detaylı bir araştırma yapmaya karar verdim.

4.1. Dijital mercek ile çektiğim ilk Ay fotografı.

Teleskopun bilgisayarından Jüpiter'i seçtiğimde teleskop otomatik olarak ona doğru yöneldi ve onu takip etmeye başladı. Kadrajımda Jüpiter sabit gözüküyordu. Daha çok büyütme elde etmek için mercek değiştirdiğimde Jüpiter'i aslında kadrajımda sabitleyemediğimi fark ettim. Neyse ki NexStar bu gibi durumlar için daha hassas bir takip ayarı yapılmasına izin veriyor. Teleskopu Jüpiter'e göre senkronize ettim. Artık Jüpiter'i kusursuz bir şekilde takip edebiliyordum.

Kısa bir süre Jüpiter'i odaklamakla uğraştıktan sonra üzerindeki sarı bulutları görebildim. Birkaç tane fotografını çektim (4.2). Sanırım tavsiye edilen büyütme miktarını aştığım için daha iyi görüntü almam mümkün olmadı. Gene de iyi bir fotograf makinası ile nasıl bir görüntü alabileceğimi merak ediyorum.

4.2. Dijital mercek ile çektiğim ilk Jüpiter fotografı.

 Jüpiter'in bilinen 64 tane uydusu var. Bunlardan dört tanesi Galileo Galilei tarafından 1610 yılında keşfedilmiş. Galileo'nun bu keşfi ile Dünya veya Güneş'in haricinde bir gökcisminin etrafında dönen gökcisimlerinin olduğu ve olabileceği anlaşılmış. Barlow lenslerinden birini çıkarttığımda onları da görebilmem mümkün oldu. Gene de dijital mercek kullanmadığımda çok net görebildiğim Jüpiter bu defa aşırı derecede parlıyordu (4.3). Sanırım uygun bir gezegen filtrem olsaydı daha iyi görüntü alabilirdim.

4.3. Jüpiter ve uyduları.

Saat 04:00 olduğunda artık iyice uykum gelmiş, sivri sineklerin taarruzları karşısında da sabrımı kaybetmiştim. Hatta bir ara hırkamı çıkardım ve bir süre rastgele havaya doğru hızlıca savurdum. O sırada beni gören birileri olduysa muhtemelen ne yaptığımı merak etmişlerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder