24 Mart 2014 Pazartesi

40) Ay Yıldız Üzerine


Milattan sonra 6. yüzyılda yaşamış olan dilbilimci Bizanslı Stephanus çok önemli bir tarihi olayı bizlere aktarır,
"Bizans'ın limanının adı Bosporyan'dır. Fakat yerliler buranın adını Fosforyon olarak telaffuz ederler. Çünkü Makedonyalı Filip kuşatma sırasında destek kuvvetlerini bir çukura konuşlandırmıştı ve buradan görünmeden destek alıyordu. Fosforlanan Hekate Makedonyalı Filip'in adamlarının yerini ortaya çıkardı."
Burada bahsi geçen Hekate bir Antik Yunan tanrıçasıdır ve Ay'ı simgeler. Kuşatmanın gerçekleştiği Bizans ise İstanbul'dur. Bizans şehrinin limanı olan Bosporyan günümüzde Bosphorus olarak kullanılmaya devam eder ve bu isim artık tüm Boğaz'ı ifade etmektedir. Kuşatmayı gerçekleştiren Makedonyalı II. Filip (MÖ 382-336) ise Antik Makedonya'nın kralıdır [1].

40.1. II. Filip'in ölümünde (MÖ 336) Makedonya Krallığı'nın haritası.
 
Makedonyalı II. Filip genç yaşta savaş taktikleri ve diplomasi üzerine eğitim görmüştür. Tarih derslerinden hafızamıza kazınan divide et impera (böl ve fethet) sözlerinin gerçek sahibi olduğu düşünülür. Makedonya'nın başına geçtikten sonra önemli Yunan yarımadası şehirlerini tek tek ele geçirmiştir. Son olarak güneyde bulunan Sparta'ya "Eğer sizinle yapacağım savaşı da kazanırsam sonsuza dek kölem olacaksınız!" diye mesaj göndermiştir. Bu tehdide Spartalıların cevabı ise çok kısa ama net olmuştur: "Eğer!..."

II. Filip, Sparta'yı ele geçiremeyeceğini anlayınca Spartalıları rahat bırakmış, bu defa gözlerini kuzeydoğuya,  Perinthos'a (Marmara Ereğlisi'ne) dikmiştir. Perinthos kuşatmasının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından II. Filip gene pes etmemiş, bu defa da Bizans şehrine bir kuşatma harekatı gerçekleştirmiştir (40.1).
 

40.2. Ay-yıldızlı 3. yüzyıldan kalma bir Bizans sikkesi [1].
 
II. Filip'in planı, gece karanlık bastırdığında askerlerini gizlice şehrin içine sokmaktır. Fakat bu harekatı gerçekleştirdiği sırada gökyüzünde yarımay ve Venüs'ün yan yana parlayacağını ve Ay ışığı yüzünden adamlarının yerinin ortaya çıkacağını tahmin edememiştir. Bizanslılar şehirlerini Filip'e karşı başarıyla savunmuş, neticede bu kuşatma da Filip için başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bizanslılar, bu astronomi olayı sayesinde şehirleri kurtulunca Tanrıça Hekate'yi ve Venüs'ü simgeleyen ay-yıldızlı bir sembolü benimsemişlerdir (40.2).

 40.3. Büyük İskender'in imparatorluğunu (MÖ 334-323) gösteren bir harita.
 
II. Filip Bizans kuşatmasının başındayken Makedonya'yı o sırada 17 yaşında olan oğlu III. Aleksandros (MÖ 356-323) yönetiyordu. II. Filip başarısız olan bu iki kuşatmanın ardından Yunan yarımadasında saygınlığını epeyi yitirdi. Nihayet Pers İmparatorluğu'na karşı savaş hazırlıkları yaparken bir suikasta kurban gitti ve tahta oğlu III. Aleksandros (Büyük İskender)  geçti. Büyük İskender, kral ilan edildikten yalnızca on sene sonra Makedonya'dan Hindistan'a kadar uzanan bir imparatorluk kurmayı başardı (40.3).
 
40.4. Savaş arabası üstünde Kibele kabartması [2].
 
Büyük İskender bu on sene içerisinde yoluna çıkan tüm şehirleri yalnızca fethetmemiş, aynı zamanda  Antik Yunan kültürünü bu şehirlere ve yeni kurduğu şehirlere taşımıştır [3]. Kuzey Afganistan'da bulunan Ai Khanoum şehri Büyük İskender tarafından kurulmuş bu şehirlerden yalnızca biridir. Ai Khanoum'da 1964-1978 yılları arasında Afganistan Fransız Arkeoloji Delegasyonu (DAFA) tarafından yapılan arkeoloji kazıları sırasında üzerinde ay-yıldız kabartması olan bir levha bulundu (40.4). Bu levha Büyük İskender'in ölümünden sonra kurulan Greko-Baktirya Krallığı (MÖ 256-125) dönemine aitti. Afganistan'da bulunan bu levhanın üzerinde ayrıca bir Anadolu tanrıçası olan Kibele ve Güneş Tanrısı Apollon'un figürleri vardı [2].
 
40.5. Antik Roma Cumhuriyeti'nin MÖ 44 tarihinde ulaştığı sınırlar.

Antik Yunan kültürü böylece çok kısa bir sürede batıda Makedonya'dan doğuda Afganistan'a, kuzeyde Fergana'dan güneyde Mısır'a kadar geniş bir alana yayılmıştı. Büyük İskender'in ölümünden sonra Balkanlar ve Anadolu'da  Antik Roma Cumhuriyeti hüküm sürmeye başladı (40.5). Roma iktidarı hakimiyeti altındaki topluluklara Romalı olma bilincini vermek için kendi mitolojisini dayattı. Bu dönemde Antik Yunan mitolojisi Romalılaştırılmıştır. Örneğin Yunan mitolojisinde savaş tanrısı olan Ares, Roma mitolojisinde Mars oldu. Fakat Roma mitolojisi de tıpkı Yunan mitolojisi gibi pagan köklere sahipti [4]. Bu pagan inançları temellerini doğa olaylarından, hayvanların yaşamlarından ve astronomi olaylarından alıyorlardı.
 
40.6. Baf'taki Afrodit Tapınağını gösteren bir sikke [5].
 
Bu inançlar uğruna insanlar tapınaklar ve büyük eserler yapacaklardı. Antik Roma Cumhuriyeti döneminde Güney Kıbrıs'ın Baf (Paphos) şehrinde inşa edilmiş olan Afrodit Tapınağı da işte böyle bir mabetti. Roma İmparatorluğu tarihçilerinden Publius Cornelius Tacitus (56-117) Baf'taki bu tapınağın içerisinde insan yapımı olmayan bir taşın muhafaza edildiğini yazıtlarında aktarmıştır [1]. Bu taş muhtemelen bu tür tapınaklarda sıkça rastlanan bir göktaşıydı. Nihayet 1998 yılında yapılan bir arkeolojik kazıda üzerinde bu tapınağı tasvir eden bir kabartma olan ve  MÖ 217 yılına ait bir sikke bulundu (40.6).

40.7. Baf'taki Afrodit Tapınağı'nın önden görünüşü [1].

Bulunan bu sikkenin üzerindeki kabartma Baf'taki Afrodit tapınağının neye benzediğine dair bir ipucu veriyordu. Afrodit tapınağı beklendiği üzere Antik Yunan tanrıçalarından Venüs'e adanmış işaretler taşıyordu. Mabedin tepesinde Venüs'ü simgeleyen bir ay-yıldız şekli vardı (40.7).
 
40.8. MS 460 yılında Batı ve Doğu Roma İmparatorlukları sınırları.
 
Antik Roma Cumhuriyeti MÖ 130-30 yılları arasında politik ve ekonomik istikrarsızlık içerisine düştü. Çıkan iç savaşlar sonrasında rejim Sezar'ın diktatörlüğünde MÖ 44 yılında imparatorluğa dönüştü. İmparatorluk, bundan yaklaşık beş yüz yıl sonra Batı Roma "Latin" İmparatorluğu ve Doğu Roma "Bizans" İmparatorluğu  olarak ikiye bölündü (40.8). Batı Roma İmparatorluğu iki yüz yıl gibi kısa süre sonra sınırlarında hükmünü kaybetti, Bizans İmparatorluğu'nun ve Papalığın baskısı altında çöktü.
 
40.9. Büyük Selçuklu Devleti (1037-1194) haritası.
 
Aynı çağlarda, Orta Asya'da bulunan Göktürk Kağanlığının 6. yüzyılda son bulması ile Türklerin batıya doğru göçü başladı. Oğuz Türkleri, özellikle İran'ın kuzeyinde, Maveraünnehir'de ve Horasan'da yerleşik olarak yaşıyorlardı. Yerleşik bir dil olmadan gökbilime dayalı Türk mitolojisinin gelişmesi ve yöresel yerleşik ticaretin gerçekleşmesi mümkün olamazdı. Bu sebeplerle aslında Türkler göçebe değil, konar-göçer toplumsal bir yapıya sahiptiler. Türklerin bu topraklardan esas göçü 8. yüzyılda gerçekleşen Arap istilası ile başladı [6]. Selçuk Bey önderliğinde güneye göç eden Oğuz Türkleri İslamiyet'i kabul ederek İslam ordularının hizmetine girdiler. Selçuk Bey'in soyundan gelen bu boy Selçuklular olarak anıldılar ve Büyük Selçuklu Devleti'ni kurdular. Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'na karşı Selçuklu Türklerinin Malazgirt Meydan Muharebesi'ni (1071) kazanması ile Türkler Anadolu'ya yerleşmeye başladı. Bir zamanlar Büyük İskender'in fethettiği topraklarda artık Oğuz Türkleri yaşıyordu (40.9). Ortodoks Hristiyan bir imparatorluk olan Bizans'ın sınır komşusu Müslüman Selçuklu Türkleri olmuştu. Katolik Hristiyanlığın merkezi otoritesi olan Papalık, Hristiyan dünyasında tek otorite olmak ve İslamiyet'in yayılmasını engellemek için Haçlı Seferleri düzenlenmesini sağladı [7]. Dördüncü Haçlı Seferi'nde (1204) Papalığın Hristiyan dünyasında tek otorite olma hedefi o kadar ön plana çıktı ki, Haçlı ordusu Ortodoks Bizans'ın Konstantinapol (İstanbul) şehrini işgal ve talan etti.
 
 
40.10. Haçlı seferleri sırasında ele geçirilmiş bir beygir süsü [8].
 
Haçlı Seferleri sırasında birçok ay-yıldız ve hilal sembolü taşıyan takılar ganimet olarak ele geçirilmişti. İtalya'dan Arnavutluk'a, Yunanistan'dan Mısır'a kadar birçok yerde elde edilen bulgulara göre hilal sembolü o tarihlerde göçebe topluluklar tarafından kötü ruhlardan korunmak amacıyla yaygın olarak kullanılıyordu. Ay-yıldız sembolünün bir totem olarak Ortadoğu'daki kullanımı Haçlı Seferleri'nden sonra Kuzey Avrupa'da böylece bilinir olmuştu [8]. İlk Haçlı Seferinin 11. yüzyılda gerçekleştiğini düşünecek olursak fotografta görülen beygir süsü muhtemelen Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ele geçirilmişti  (40.10).

40.11. Osmanlı donanmasının (1793-1844) bayrağı.

Osmanlı İmparatorluğu 1453 yılında İstanbul'u fethederek Bizans İmparatorluğu'na son verdi. Osmanlı sancağı bir hilal sembolünden oluşuyordu. Fakat ay-yıldız sembolünün kullanılmasına ilk defa III. Selim (1761-1808) döneminde rastlanır. Bugünkü bayrağımıza en yakın şekle ise 1844 yılında Osmanlı donanmasının kullandığı bayrakta ulaşılmıştır  (40.11). Antik Türk mitolojisinde dört yön için dört renk tanımlıydı. Mavi doğuyu, beyaz batıyı, kırmızı güneyi, siyah ise kuzeyi simgelerdi. Karadeniz'in kuzeyde olmasından dolayı siyah renk ile bağdaştırıldığı, Akdeniz'in ise Batı'da olmasından dolayı beyaz renk ile bağdaştırıldığı bilinir. Ortadoğu ve Balkanlarda mevcut Türklerin atalarının Oğuz göçmen Türk boyu olması sebebiyle Türk bayrağı kırmızı ve beyaz renklerden oluşturuldu [9].
 
Ay-yıldız sembolü, kültürler arası etkileşime ve gök olaylarının toplumlar üzerindeki bağımsız etkisine mükemmel bir örnektir.

KAYNAKÇA

[1] Antoniadi, A.M., "On Ancient Meteorites, and on the Origin of the Crescent and Star Emblem", The Journal of the Royal Astronomical Society of Canada, Vol. 33, No. 5, pp. 177-184, 1939.

[2] Ogden, J., "Recovered Treasures from Afghanistan", American Journal of Archaeology, Vol. 111, No. 3, pp. 559-563, 2007.

[3] Bosworth, A.B., "Alexander the Great and the Decline of Macedon", The Journal of Hellenic Studies, Vol. 106, pp. 1-12, 1986.
 
[4] Gress, D., "Multiculturalism in History: Hellenic and Roman Antiquity", Orbis, Vol. 43, No. 4, pp. 553-573, 1999.
 
[5] Ex Dr. Stephen Gerson Collection. Ex CNG 46, lot 848, June 24, 1998.
 
[6] Frye, R.N., Sayili, A.M., "Turks in the Middle East Before the Seljuqs", Journal of the American Oriental Society, Vol. 63, No. 3, pp. 194-207, 1943.
 
[7] Cahen, C., "An Introduction to the First Crusade", Past & Present, No. 6, pp. 6-30, 1954.
 
[8] Ridgeway, W., "The Origin of the Turkish Crescent", The Journal of the Royal Anthropological Institute of Great Britain and Ireland, Vol. 38, pp. 241-258, 1908.
 
[9] Kurtoğlu, F., Türk Bayrağı ve Ay Yıldız, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1992.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder