Mısır'da Nil nehri havzasında yaşayan bir taş ustası, Akdeniz'de gemiyle seferlere çıkan bir Romalı, Petra'nın kanyonlarında ticaret yapan bir tüccar veya Orta Asya'nın bozkırlarında avlanan bir Türk. Hepsinin ortak haritası gökyüzüydü. Üstelik yalnızca her gün güneşin doğduğu konumu takip etmek bile bir takvim oluşturmaya yeter. Kuzey yarım kürede yaşayan biri için, Güneş, en kuzeydoğu ufkundan doğduğu gün yaz gün dönümü, en güneydoğu ufkundan doğduğu gün ise kış gün dönümü olacaktır. Güneş'in tam bu iki konumun ortasına denk gelen konumda doğduğu günlerde ise (sonbahar ve ilkbahar ekinokslarında) gündüz ve gece birbirine eşit olacaktır (51.1).
İlkbahar ekinoksu ile soğuk havalar bitmeye yüz tutacak, yaz gün dönümü ile sıcak havalar başlayacaktır. Sonbahar ekinoksu soğuk havaların yaklaştığını haber verecek, kış gün dönümü ise en soğuk ve çetin havaların başlayacağını bildirse de, en uzun gece atlatılmış olacak, bu tarihten itibaren günler uzayacak, Güneş, günler geçtikçe daha doğudan doğacak, havaların tekrar ısınacağı yeni bir döngüye girilecektir. İşte bu nedenlerle tüm eski medeniyetler için, bu dört tarih - nerede, nasıl ve hangi zaman diliminde yaşamış olurlarsa olsunlar - özel olmuştur.
İkizlerevi batıdan batarken (51.4) Akrep Yüreği (Antares) doğudan doğar (51.5). Nadiren gökyüzünde birlikte görülürler. Her ikisi de parlaklığı değişken ve kırmızı yıldızlardır. Biri doğarken diğeri battığı için ve üstelik bu olay kış gün dönümünde (winter solstice) gerçekleştiği için, bu iki yıldız ve ilişkili takımyıldızları birbirine hasım görülmüşlerdir.
Antik Yunan ve Antik Roma mitolojilerinde Avcı'yı Akrep'in öldürdüğü kabul edilir [1]. Antik Mısır'da Avcı yerine Osiris bulunmaktadır, Set tarafından öldürülür. Çin'de ise Akrep Takımyıldızı yerine Mavi Ejder (Azure Dragon) Takımyıldızı, Avcı Takımyıldızı yerine ise Beyaz Kaplan (White Tiger) Takımyıldızı bulunmaktadır [4]. Bu defa Akrep Yüreği (Antares) yıldızı, Mavi Ejder Takımyıldızı'nın kalbinde yer alır (51.6). Çin mitolojisinde İkizlerevi ve Akrep Yüreği yıldızları birbirleriyle kavgalı olan ve görüşmeyen Shichen (İkizlerevi) ve Shang (Akrep Yüreği) kardeşleri temsil ederler [1].
Türk kozmolojisinde, "gök", Tanrı ile ilişkilendirilirken, "yer", ona eş ve onu tamamlayıcı kabul edilir. Bu görüş evrensel dikotomi olarak adlandırılır. Evrensel dikotomide, kavramlar birbirleriyle iç içe geçer fakat ayrı anlamlarını da korurlar [12]. Türklerin evrensel dikotomi kozmolojisi, iki ilkenin birbirine zıt kabul edildiği dualist görüşten büsbütün farklıdır. Dualist görüş, ışığın iyiliği, karanlığın ise kötülüğü temsil ettiği, göğün cenneti, yerin cehennemi simgelediği birbirine düşman iki ilke üzerine kurgulanır. Türkler dualist ilkenin bu yapısına ahlaki bir anlam veremiyordu. Türkler, evrensel iki ilke düşüncesi çerçevesinde, doğanın her yönünü kutsal biliyor, doğa güçleriyle uyum içinde yaşamak ve bu güçlerin Kut'unu kazanmakla iyilik haline varılacağına inanıyorlardı. Ancak başarıya erişmek Kut'un belirdiğine işaret sayılıyordu [9]. Oğuz Kağan Destanı'nda, Orhun Kitabelerinde, Turfan metinlerinde bu ayrım net bir biçimde ifade edilmiştir. İşte bu nedenle, Türk kozmolojisi ve mitolojisi diğer milletlerinkinden farklı ve oldukça özgün ögeler içerir.
Bir başka heyecan verici keşif 2011 yılında Moğolistan topraklarında yaşandı. Arkeologlar, milattan sonra 600-800 yılları arasından kalma ve Göktürk Kağanlığı hükümdarlarından birine ait bir anıt mezar buldular. Mezar odasına giden koridorun karşılıklı duvarlarında bir kaplan ve bir ejderha motifine rastladılar (51.10). Araştırmacılar, Antik Çin kültüründe kaplan figürüne böyle bir önem atfedilmediği için burada yer alan figürlerin bir Türk kağanı için yapıldığına emin oldular [16, 17].
Gene bu dönemlere ait arkeolojik keşiflerde Eski Türk astronomisine dair ipuçları bulunmuştur. 1973 yılında bulunan ve Tang Hanedanı (M.S. 618-907), Yi Xing dönemine ait olduğu düşünülen el aynalarında takımyıldızlar ve onlara karışık gelen hayvan figürlerine yer verilmiştir. Aynı bölgede birbirine benzer bronz çağına ait birçok ayna bulunmuştur. Bu objeler, on iki hayvanlı Türk takvimini gösterirler [18]. Fotoğrafta görülen işlemeli ayna arka yüzeyinde, ortada, Çin astrolojisinde yer alan ve Türkler tarafından da kabul edilmiş olan, birbirlerine karşılıklı hareket ettiği düşünülen, göğü dörde bölen ve yedişer yıldızdan oluşan Göksel Ejder/Kök-luu veya Çin'de Mavi Ejder (Azure Dragon), Beyaz Kaplan (White Tiger), Kızıl Saksağan (Vermillion Phoenix) ve Kara Yılan veya Çin'de Kara Tosbağa (Black Tortoise) figürleri yer almaktadır [9]. Bu çemberin dışında on iki hayvan figürü yer alır. Sekiz adet üç-harf (trigram) sembolü ve diğer önem verilen takım yıldızlar ayrıca dış çemberlere işlenmiştir (51.11). Bu takvimlerde de Beyaz Kaplan ve Göksel Ejder'in gene olması gerektiği gibi karşılıklı durduklarını görebiliriz.
Türk ve Oğuz adlarının ilk defa yazılı olarak geçtiği Türkçe metinler Orhun Abideleri'nde yer alır. Orhun Abideleri, altıncı asır ile sekizinci asır arasında hüküm sürmüş olan Göktürklerden kalma kitabelerdir. Bu kitabeler ile aynı bölgede, bir ucunda yılan, diğer ucunda koç figürü yer alan anıt taşlarına rastlanmıştır. Ejderha simgesi ile ancak Kül Tigin ve Bilge Kağan temsil edilebilecekleri için burada yüksek rütbeli komutanların anıtlarında bu figürlerin kullanılmış olabileceği düşünülmektedir [20]. Kül Tigin ve Bilge Kağan anıtları ise tahrip olmuş durumdadırlar (51.12). Bu anıtların üzerindeki figürlerin ne olduklarına dair tartışmalar hala devam etse de, genel kanı, Kül Tigin anıt mezarında karşılıklı iki ejder figürü olduğu yönündedir. Ben Kül Tigin anıt mezarında iki ejder değil, bir kaplan ve bir ejder figürü olabileceğini düşünüyorum.
Yirminci yüzyılın başında Avrupalı ve Japon bilim insanları tarafından Doğu Türkistan'da yer alan Turfan şehrinde Türk kozmolojisini tarifleyen önemli metinler bulunmuştur (51.13). Üzerine birçok araştırma ve değerlendirme yapılmış olan bu metinler Asya Sanat Müzesi Berlin'de bulunmaktadır. Turfan metinlerinde dört mevsim net bir biçimde ekinoks ve gün dönümü tarihleri ile ayrılmış, Türk evrensel dikotomi görüşüne göre ateş ve su, er ve dişi, canlı ve cansız, iyi ve kötü gibi karşıtlıkların eşitliği ve birlikteliği üzerinden varoluş açıklanmıştır [9]. Özetle, ejder ve kaplan figürleri de, Türk kültüründe birbirlerine eş ve aynı derecede kutsal bir yer edinmişlerdir.
Türk kozmolojisinde ejder, kaplan ve kurt-ejder simgeleri ile kurulan ilişki yüzyıllar boyu Türk tarihinde etkili olmaya devam etmiştir. Alp Er Tunga (Tonga Tigin) Orhun Yazıtlarında adı geçen efsanevi bir kahramandır. İran destanı olan Şahname'de ise adı Efrasiyab (Afrasiab) olarak geçer. Şahname'de Efrasiyab, İranlıların baş düşmanıdır ve Turan'ın efsanevi kralıdır. İran Safevi Devleti ile Osmanlı İmparatorluğu savaşı sırasında yazılmış olan Şahname'de Türk kahramanları sembolik olarak avlanan ejderhalar olarak resmedilmişlerdir (51.14). Alp Er Tunga isminin etimolojik kökeni incelendiğinde ise "Tunga" sözcüğünün kaplan anlamına geldiği görülmektedir [25].
Sultan Süleyman, Şahname'nin ressamlarından Aqa Mirak'ın öğrencisi olan İranlı sanatçı Şahkulu'nu (Shah Quli) İstanbul'a getirtmiş ve kendisine güzel bir ejderha motifi çizmesini istemiştir [27]. Bu defa katledilen bir ejderha figürü yerine hayat ağacının yaprakları arasında dolaşan güçlü bir ejderha motifi çizilmiştir (51.15).
Mete ve babası Teoman (Taoman) geride bıraktıkları mirasları ve efsanevi hayatlarıyla gökyüzünde sonraki Türkler tarafından kişileştirilerek onurlandırılmış olmalılar. Şüphesiz ki, Mete, gerçekte yaşamış bir kahraman ve Türklerin ilk lideridir. Fakat tıpkı Cermen tarihindeki Arminius, Viking tarihindeki Raghnar Lothbrok gibi, Mete'nin hayat hikayesi de günümüze ulaşan belgelerde yarı mitolojik, yarı tarihi niteliktedir. Öyleyse Mete ve Teoman'ın ölümlerinden sonra, Mete, Akrep Yüreği (Antares) yıldızı ile kişileştirilerek Ejderha Takımyıldızı'nda, babası Taoman da İkizlerevi (Betelgeuse) yıldızı ile kişileştirilerek Beyaz Kaplan Takımyıldızı'nda yerlerini almış, Göktürk, Selçuklu ve Osmanlı tarihine kadar Türklerin ejderha, kaplan/pars ve kurt-ejder simgelerine anlam katmış olmalılardır.
Burada yer verdiğim, kış gün dönümünde İkizlerevi ve Akrep Yüreği ile ilişkili Türk mitolojisi ilişkisi kuran önermelerime okuduğum bilimsel kaynaklarda doğrudan rastlamadım. Dilerim yapmış olduğum bu çalışmalar incelenmeye değer görülsün, kültürel hazinemize katkı olsun, bu konularda araştırmalar yapacak kişileri teşvik etsin.
KAYNAKÇA
[1] Wilk, S.R., "Further Mythological Evidence for Ancient Knowledge of Variable Stars", JAAVSO, Vol. 7, pp. 171-174, 1999.
[2] L'Eridan, Orion et Le Lievre (Eridanus Orion and Lepus), 1776 / John Flamsteed, Fortin's Atlas Celeste de Flamsteed, 1795.
[3] Aveni, A., Star Stories: Constellations and People, Yale University Press, USA, 2019.
[4] Pankenier, D., Astrology and Cosmology in Early China: Conforming Earth to Heaven. Watching for Dragons, Cambridge University Press, pp.38-80, 2013.
[5] Davis, V.A., "Serpent Myths", The North American Review, Vol. 146, No. 375, pp. 161-171, 1888.
[6] Witzel, M., "Slaying the dragon across Eurasia", Hot Pursuit of Language in Prehistory: Essays in the Four Fields of Antropology, pp. 263-286, 2008.
[7] Sigurd fighting the dragon Fafnir - Detail of Stave Church door (~AD1200) from Hylestad, Aust-Agder Historical Museum (Historisk Museum), Oslo, Norway / John McCabe, 2012.
[8] Roux, J., Eski Türk Mitolojisi, BilgeSu Yayıncılık, 2012.
[9] Esin, E., Türk Kozmolojisine Giriş, Kabalcı Yayınevi, 2001.
[10] Dreyer, J.L.E., "The Astronomical Observatory of Pekin", Nature, Vol. 39, No. 994, pp. 46-47, 1888.
[11] Reclus, E., The Earth and Its Inhabitants. Asia Vol. II East Asia: Chinese Empire, Corea, and Japan, D. Appleton and Company, 1884.
[12] Koçak, K., Bakır, Ç., "Eski Türk Devlet Felsefesinin Kozmolojik ve Mitolojik Temelleri Üzerine Bir Değerlendirme", Oğuz-Türkmen Araştırmaları Dergisi (OTAD) III, pp.106-120, 2019.
[13] Psarras, "Han and Xiongnu: A Reexamination of Cultural and Political Relations (1)", Monumenta Series, Vol. 51, pp. 55-236, 2003.
[14] Golden, P.B., "Some Thoughts on the Origins of the Turks and the Shaping of the Turkic Peoples", Contact and Exchange in the Ancient World, University of Hawai'i Press, pp. 136-157, 2006.
[15] Findley, C.V., The Turks in World History, Oxford University Press, 2005.
[16] Sartkozhauly K., Ochir, A., Erdenebold, L., Karzhabayuly, J., "Ancient Turkic Mausoleum of the Early Middle Ages - Preliminary Review", Questions of Turkology, pp.80-94, 2012.
[17] Sartkozhauly K., "Ancient Turkic Underground Mausoleum - Provisional Brief Description", Archaelogy of Kazakhstan in the Era of Independence: Results, Perspectives. Vol. II, pp. 283-287, 2011.
[18] Cammann, S., "Significant Patterns on Chinese Bronze Mirrors", Archives of the Chinese Art Society of America, Vol. 9, pp. 43-62, 1955.
[19] Ibex tamga in Kül-Tegin inscription, FT 20811 / A. Kleibl, 1958.
[20] Osawa, T., "Revisiting the Ongi inscription of Mongolia from the Second Turkic Qayanate on the basis of rubbings by G. J. Ramstedt", Suomalais-Ugrilaisen Seuran Aikakauskirja, Vol. 2011, No. 93, 2011.
[21] Turfan Sammlung / Museum für asiatische Kunst
[22] Bahram Gur Slays a Dragon (No. 69), Ferdowsi, Shahnameh / The Fitzwilliam Museum, 1580.
[23] Gushtasp Slays the Dragon of Mount Saqila, Front / The Aga Khan Museum, Folio Form The Shahnameh, AKM163, 1530-1535.
[24] Faridun Tests His Sons / The Aga Khan Museum, Folio Form The Shahnameh (Book of Kings) of Shah Tahmasp, AKM903, 1535.
[25] Roux, J., Türklerin ve Moğolların Eski Dini, Kabalcı Yayınevi, 2011.
[26] 'Saz'-style Drawing of a Dragon amid Foliage, Shah Quli, 1540-50 / The Metropolitan Museum of Art, New York, Bequest of Cora Timken Burnett, 1956.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder